Türkiye Cumhuriyeti’nin Birinci Yüzyılından İkinci Yüzyılına Bakış
Bugün, Mustafa Kemal Atatürk’ün önderliğinde ilan edilen Cumhuriyetimizin 100. yılını kutluyoruz. Evet, Türk milletini demokrasiyle tanıştıran, Türk milletine hak ettiği değerin fazlasını veren Cumhuriyetimiz bugün 100 yaşında. Bugünlere çok büyük bedeller ödeyerek, tüm Dünya’nın konuştuğu, eşi benzeri olmayan bir kurtuluş mücadelesini vererek geldik. Türk halkı önce cepheden cepheye koştu ve her ne pahasına olursa olsun bağımsızlığından vazgeçmeyeceğini, hiç kimsenin himayesi altına girmeyeceğini herkese gösterdi. Bu büyük mücadelenin sonucunda, Türk milletine en büyük ödül, Milli Mücadele’nin lideri, bu meşalenin sönmemesini sağlayan ulu önder Mustafa Kemal Atatürk’ten geldi. Evet, o ödül, Cumhuriyet’ti.
Cumhuriyet’in ilanından sonra artık halk, yönetimde söz sahibi oldu. Cumhuriyetimizin ilk yıllarında yapılan pek çok reformla Türk halkı daha çok okumaya, daha çok öğrenmeye ve daha çok üretmeye başladı. Bugün çok daha fazla insanın okul sıralarında olmasının en büyük kilometre taşı, 100 yıl önce temelleri atılan modern Türk eğitim sistemiydi. Atatürk, köy enstitülerini kurarak Anadolu topraklarını da eğitimle tanıştırdı. Ülkenin en uç noktalarında yaşayan insanlar bile eğitimler alarak, Türkiye için değer üretebilir hale geldi. Kadınlar Cumhuriyet’in ilanından sonra yapılan reformlarla birlikte erkekler gibi toplumda söz sahibi oldu. Onlar da artık okul sıralarında oturmaya, eğitim almaya ve bu topraklar için değer üretmeye başladı.
Cumhuriyet'in ilanıyla birlikte Türk halkının elde ettiği kazanımları ne kadar anlatsak cümlelerimiz yetersiz kalır. Fakat önemli olan zaten bu kazanımları tek başına bilmek değildir. Türkiye’de yaşayan her birey, bu kazanımların neden önemli olduğunu, bizler için ne anlam ifade ettiğini ve bu kazanımların üzerine bize miras kalan Cumhuriyeti neden daha da yukarı taşımamız gerektiğini anlamalıdır. Toplumun her ferdi, Cumhuriyetimizin ilk yüz yılında hem Atatürk tarafından yapılan devrimlere hem de ülkemizin aydınlanmasına ışık tutan diğer liderlerin yaptığı çalışmalara bakarak, Cumhuriyetimizin sonraki yüz yılının inşası için çalışmaya başlamalıdır.
Gazi Mustafa Kemal, bilinçli, ülkesi için değer üretebilen nesiller yetiştirmek için eğitimde reformlar yaparak Cumhuriyetimizin belki de ilk 100 yılını inşa edecek bir toplum için ilk temelleri attı. Daha sonra devlet tarafından desteklenen, çeşitli alanlarda faaliyet gösteren fabrikalar açarak, yetişen yeni nesillerin ülkeleri için değer üretebilmesini sağladı. Tüm bunlara karşılık bize düşen en büyük sorumluluk, Cumhuriyetimizin sonraki 100 yılını, Atatürk’ün ortaya koyduğu vizyona bakarak daha da yukarı taşımak değil midir?
Cumhuriyetimiz sadece bayraklar asılarak, yeminler edilerek, şiirler okunarak ve okullarda gösteriler yapılarak kutlanmamalı; bireylere Cumhuriyet kazanımlarının ne kadar önemli olduğu anlatılmalı, bu yolda nasıl mücadeleler verildiği gösterilmeli ve onların yeni fikirler üreterek, ülkemiz için değerler yaratarak Cumhuriyetin büyümesine katkı sunmaları sağlanmalıdır. Unutmayın, Atatürk’ün en büyük hedefi okuyan, sorgulayan ve üreten nesillerin yetişmesini sağlamaktı. Bu amaçla bizlerin yapacağı her atılım, Türkiye Cumhuriyeti’nin sonraki 100 yılı için önemli bir kilometre taşı olacaktır.
Atatürk bize sadece Cumhuriyeti değil, Türkiye’yi yüceltmeyi ve her açıdan Dünya ile yarışacak bir konuma taşımayı da miras olarak bıraktı. Kendisi bunu şu sözleriyle ifade ediyor: “Yükselen yeni nesil, istikbal sizsiniz. Cumhuriyeti biz kurduk, onu yükseltecek ve yaşatacak olan sizlersiniz!"
Tüm gençler, Atalarının onlara yüklediği bu sorumluluğun farkına vararak, gelecek yüz yılında Türkiye Cumhuriyeti’ni daha da yukarı taşımalı. Gençler ülkelerini temsil edecek girişimler kurmayı, her ne olursa olsun ülkelerinde kalarak bu mirasa sahip çıkmayı, günün sonunda hem kendilerini hem de ülkelerini gururlandırmayı vazife edinmelidir. Burada gençlerimize düşen sorumluluk alanları arasında Dünya devleriyle rekabet edebilecek seviyede yüksek teknoloji odaklı girişimler kurmak, ülkemizin hali hazırda güçlü olduğu tarım ve hayvancılık alanında verimliliği artıracak teknolojiler geliştirmek, Dünya’nın dört bir yanını dolaşarak özgün fikirler üreten insanları tanımak ve onların birikiminden faydalanarak her alanda çalışma yapmak yer alıyor. İyi bir eğitim sistemine sahip, her anlamda bu topraklar için değer üreten insanların desteklendiği bir Türkiye ve ne olursa olsun ülkesi için değer üretmeyi vazife edinen, her fırsatta daha güçlü bir Türkiye için çalışmanın hayalini kuran ve ülkesi için her türlü fedakarlığı göze alan genç nesillerle birlikte gelecek yüz yılların hayalini kurmak hiç de zor olmasa gerek.
Sonuç olarak, milletimiz için tarihimizdeki en büyük kazanımlardan birisi olan Cumhuriyetin 100. yılını onun gerçek değerini anlayarak kutlamalı, 100 yıl önce edindiğimiz kazanımların farkına varmalı ve gelecek 100 yılda da bunların farkına varacak nesiller yetiştirmeli, bizden beklendiği şekilde büyük önderimizden aldığımız cesaret ve tavsiyelerle sonraki 100 yılımız için şimdiden çaba göstermeye başlamalıyız.
Türkiye Cumhuriyeti’nin her gün Dünya’ya yön verecek yeni bir fikrin çıktığı, bilimsel araştırmaların merkezi olduğu, eğittiği yeni nesillerle sadece bizim için değil, tüm insanlık için bir umut olduğu günleri bir an önce görmeyi diliyorum. Türkiye Cumhuriyeti’nin 100. Yılını kutluyor, başta büyük önderimiz Mustafa Kemal Atatürk ve silah arkadaşları olmak üzere bu yolda mücadele eden herkesi büyük bir minnet duygusuyla anıyorum.
Muhammed Taha Türk
Yeni Medya ve İletişim Bölümü
İletişim Çalışmalarına Giriş dersi, ÇAP öğrencisi