İstinye Üniversitesi İletişim Fakültesi’nde iletişim politikaları uzmanı akademisyen Dr. Özgenur Reyhan Güler, Birleşmiş Milletler Genel Merkezi’nde yapmış olduğu temaslar sayesinde, konferanslar ve takip ettiği etkinliklerle ilgili Türkiye’de devam eden sürdürülebilirlik çalışmaları hakkında bilgiler verdi.
“Türkiye’de sürdürülebilirlik çalışmaları son yıllarda hız kazanmış durumda. Ancak bu alanda daha kapsayıcı ve uzun vadeli stratejilere ihtiyaç duyulduğu bir gerçek. Özellikle yerel yönetimlerin ve özel sektörün daha etkin bir şekilde sürece dahil edilmesi, sürdürülebilirlik hedeflerine ulaşmamızda kilit rol oynayacaktır. Birleşmiş Milletler Genel Merkezi’nde katıldığım etkinlikler ve konferanslarda da bu konuların uluslararası düzeyde nasıl ele alındığını gözlemleme şansı buldum. Türkiye’nin, bu küresel deneyimlerden yararlanarak kendi sürdürülebilir kalkınma politikalarını daha güçlü bir şekilde yapılandırabileceğine inanıyorum.”
Dr. Güler ayrıca, Türkiye’de sürdürülebilir kalkınma hedeflerine ulaşılabilmesi için kültürel diplomasi, iletişim stratejileri ve göç yönetimi konularında bütüncül bir yaklaşımın önemine dikkat çekti.
“Türkiye, tarihi, kültürel ve coğrafi özellikleriyle sürdürülebilirlik çalışmalarında önemli bir potansiyele sahip. Sürdürülebilir kalkınma hedeflerine ulaşmak, yalnızca çevresel önlemlerle sınırlı kalmayıp sosyal, kültürel ve ekonomik boyutların bütüncül bir şekilde ele alınmasını gerektiriyor. Kültürel diplomasi, bu süreçte kritik bir rol üstlenebilir. Uluslararası alanda Türkiye’nin zengin kültürel mirasını tanıtmak ve farklı kültürlerle etkileşim kurmak, hem ülkenin soft power’ını artıracak hem de sürdürülebilir kalkınma politikalarına katkı sağlayacaktır. Kültürlerarası iletişim çalışmaları ise, göç gibi karmaşık sosyal konuların yönetiminde etkili bir araçtır.
Türkiye, son yıllarda göç ve entegrasyon politikalarında önemli adımlar atsa da, bu alanda daha fazla iletişim stratejisine ihtiyaç duyulmaktadır. Göçmenlerin sosyal kabulünü sağlamak, yalnızca yasal düzenlemelerle değil, toplum içinde kültürel anlayışı güçlendiren projelerle mümkün olabilir. Bu noktada, kültür ve sanat etkinlikleri, göçmen topluluklarla yerel halk arasında bir köprü görevi görebilir.
Birleşmiş Milletler Genel Merkezi’nde gerçekleştirdiğim temaslar ve katıldığım konferanslar sırasında, kültürel diplomasi ve sürdürülebilir kalkınma konularının nasıl iç içe geçtiğine şahit oldum. Türkiye’nin, bu uluslararası deneyimlerden yararlanarak, kendi kültürel ve iletişim stratejilerini geliştirmesi gerektiğini düşünüyorum. Ayrıca, yerel yönetimlerin ve özel sektörün daha fazla iş birliği içinde olması, kültürel ve sosyal sürdürülebilirlik hedeflerine ulaşmada temel bir gereklilik. Bu süreçte medya ve halkla ilişkiler faaliyetleri de, sürdürülebilirlik konularında farkındalık yaratmak ve toplumun tüm kesimlerini bu sürece dahil etmek adına güçlü bir araç olarak değerlendirilebilir.”
- Dr. Özgenur Reyhan Güler