




Katılmak isteyen tüm hoca ve öğrencilerimizi bekleriz.

Katılmak isteyen tüm hoca ve öğrencilerimizi bekleriz.

Katılmak isteyen tüm hoca ve öğrencilerimizi bekleriz.


Haber: Amine Yağmur Göz – Senanur Akat – Sude Akgün
İstinye Üniversitesi İletişim Fakültesi, Halkla İlişkiler ve Reklamcılık bölümü tarafından Markalı dersi kapsamında Neuroscience ABS Genel Müdürü Fatih Ölçekçiler koordinatörlüğünde yürütülen etkinlikte konuğumuz Neuroscience ABS Genel Müdürü Gizem Söylemez oldu. Gizem Söylemez, “Duygulardan Veriye: Pazarlama İletişiminde Nörobilim ve Yapay Zekâ Devrimi” başlığıyla bilgi, deneyim ve tavsiyelerini bizlerle paylaştı.
Nöropazarlama Eğitiminde Derinlemesine İçerikler
Gizem Söylemez, küçük ve orta ölçekli işletmelere yönelik gerçekleştirdiği nöropazarlamayı, öğrencilere bilimsel temelli ve uygulamalı içerikler olarak sundu. Söyleşide, işletme sınıflandırmalarından operasyon yönetimine, dikkat ve algı süreçlerinden yapay zekâ destekli pazarlama stratejilerine kadar birçok güncel konu ele alındı. Söylemez, işletmelerin çalışan sayısına göre sınıflandırıldığını vurgularken, operasyon yöneticilerinin iş gücü verimliliği açısından taşıdığı öneme dikkat çekti. İyi yöneticilerin takdir edilmesi ve ödüllendirilmesi gerektiğini belirtti.
Dikkat ve Algı Süreçlerinin İncelenmesi: Göz İzleme Teknolojisi ve EEG Deneyleri
Seminerde öğrencilere, göz izleme (eye-tracking) teknolojisi ve EEG cihazlarıyla gerçekleştirilen deneyler aracılığıyla dikkat, algı ve karar alma süreçlerine dair bir çalışma yaptı. Katılımcılardan 20 kelime yazmaları istenen bir çalışmada, çağrışım gücü yüksek kelimeler üzerinden beynin bilgi işleme biçimi analiz edildi. Katılımcılarla Göz İzleme Teknolojisi EGG deneyleriyle reklam izletilerek interaktif bir çalışma yapılarak öğrencilere uygulamaları olarak cihazların nasıl kullanıldığını anlattı.
Davranışsal Farklılıklar: Sözlü Beyanlar ve Gerçek Davranışlar
Çikolata tercihlerine yönelik anketler ve satış becerilerini ölçen interaktif oyunlarla, katılımcıların sözlü beyanları ile gerçek davranışları arasındaki fark gözlemlendi. Bu da nöropazarlama tekniklerinin geleneksel yöntemlere göre daha derinlemesine veri sunduğunu ortaya koydu.
E-Ticaret ve Kullanıcı Deneyimi: Göz İzleme ile Veriye Dayalı Analiz
Eğitimde ayrıca e-ticaret alanında kullanıcı deneyiminin nasıl analiz edilebileceği ele alındı. Göz izleme teknolojisiyle kullanıcıların web sitelerinde hangi alanlara odaklandıkları ve hangi ürünlere daha fazla ilgi gösterdikleri belirlendi. Söylemez, bu tür verilerin pazarlama stratejilerinin geliştirilmesinde kritik rol oynadığını ifade etti. Yapay zekânın pazarlama süreçlerine etkisine de değinen Söylemez, gelecekte araştırmacıların daha entegre teknolojilerle çalışacağını ve veri toplamanın daha da önem kazanacağını söyledi.
Teorik ve Uygulamalı Eğitimle Yeni Pazarlama Stratejileri Geliştirme
Eğitim, katılımcılara hem teorik hem de uygulamalı içeriklerle nöropazarlama alanındaki güncel gelişmeleri sunarken, yeni pazarlama stratejileri geliştirmeleri için de ilham verdi.
Söyleşinin sonunda, Halkla İlişkiler ve Reklamcılık Bölümü Başkanı Prof. Dr. Ruken Özgül Kılanç ve Neuroscience ABS Genel Müdürü Fatih Ölçekçiler tarafından teşekkür belgesi takdim edildi.

Haber: Senanur Akat – Amine Yağmur Göz
İstinye Üniversitesi İletişim Fakültesi Medya Lab. Atölyesi tarafından gerçekleştirilen Medya Arenası programının altıncı haftaki konuğu, TGRT Haber Spikeri Mehmet Aydın oldu. “Habercilikte Diksiyon” başlıklı söyleşide Aydın, deneyimlerini, haber sunumunda diksiyonun rolü ve etkili iletişim teknikleri ve tavsiyelerini öğrencilere aktardı.
Diksiyonun Önemi ve Etkili Konuşma Teknikleri
Moderatörlüğünü Prof. Dr. Ruken Özgül Kılanç’ın yaptığı söyleşide, diksiyonun haber sunumundaki rolü ve etkili konuşma teknikleri üzerine önemli bilgiler paylaşıldı. Aydın, "Etkili konuşma her şeydir. İletişim her şeydir." diyerek, İletişim Fakültesi öğrencilerine kendilerini iyi ifade edebilmeleri için diksiyon ve hitabet konularında eğitim almalarının önemini vurguladı. "Hikâye anlatıcılığı, insanın özündedir. Diksiyon, bu hikayeleri etkili bir şekilde aktarabilmek için gereklidir." dedi. Aydın, diksiyonun sadece haber sunucuları için değil, her alanda önemli olduğunu belirtti.
Haber Sunumunda Doğruluk ve Dezenformasyon
Aydın, habercilikte doğruluğun teyit edilmesinin önemine dikkat çekti. "Doğruluğu teyit etmeden haber vermek, dezenformasyona yol açabilir," diyen Aydın, sosyal medya üzerinden yayılan yanlış bilgilerin etkilerine de değindi. "Haberin doğruluğunu kontrol etmeden paylaşmamak gerekiyor," şeklinde konuştu. Aydın, özellikle genç iletişimcilerin bu konuda dikkatli olmaları gerektiğini vurgulayarak, "Sosyal medya, haberin hızla yayıldığı bir mecra. Ancak burada yayılan bilgilerin doğruluğunu sorgulamak, bizim sorumluluğumuzdur." ifadelerini kullandı.
Sıradan Değil, Sıra Dışı İşler
Etkinlik sonunda, öğrencilerin sorularını yanıtlayan Aydın, iletişim alanında kariyer yapmak isteyen gençlere tavsiyelerde bulundu. "Sıradan değil, sıra dışı işler yapmalısınız." diyerek, öğrencilerin kendilerini geliştirmeleri ve farklı alanlarda deneyim kazanmaları gerektiğini vurguladı. Aydın, "İletişimci olarak, her zaman yeniliklere açık olmalısınız. Medya dünyası hızla değişiyor ve bu değişime ayak uydurmak zorundasınız." sözleriyle sonlandırdı. Söyleşinin akabininde, Prof. Dr. Ruken Özgül Kılanç tarafından, Mehmet Aydın’a teşekkür belgesi takdim edildi.

Katılmak isteyen tüm hoca ve öğrencilerimizi bekleriz.

İstinye Üniversitesi İletişim Fakültesi, Halkla İlişkiler ve Reklamcılık bölümü tarafından Markalı dersi kapsamında, Neuroscience ABS Genel Müdürü Fatih Ölçekçiler koordinatörlüğünde yürütülen etkinlikte konuğumuz Hakan Zengin oldu. Hakan Zengin, “Kurumsal İletişimin Geleceği: Nörobilim ve Yapay Zeka Etkisi” başlığıyla bilgi, deneyim ve tavsiyelerini bizlerle paylaştı.

Katılmak isteyen tüm hoca ve öğrencilerimizi bekleriz.


Medya ve Kriz İletişimi Başlıklı söyleşide Topçu, gazetecilikte her haberin istihbarat ile başladığının altını çizerken alınan istihbaratların doğrulama süreçlerinden de söz etti. Gazetecilerin, yalnızca olanı aktarması gerektiğini vurgulayan Topçu, “Gazeteci, bu haber şu kişiye yarayacak, bu kişiye yarayacak diye düşünmeyiz, bizler yalnızca olanı aktarmakla sorumluyuz” ifadelerini kullandı.
Medyada Kriz yönetiminden ve kriz dönemlerinde iletişimden söz edilen söyleşide, Topçu, kriz anlarından sakin kalmanın ve empatik yaklaşımın öneminden söz etti. Söyleşinin ardından Halkla İlişkiler ve Reklamcılık Bölümü Başkanı Prof. Dr. Ruken Özgül Kılanç tarafından Haber Global İstihbarat Şefi Mücahit Topçu’ya plaket takdim edildi.

Katılmak isteyen tüm hoca ve öğrencilerimizi bekleriz.

Katılmak isteyen tüm hoca ve öğrencilerimizi bekleriz.

Dr. Pcc. Selma Kalkavan, işveren markası oluşturmanın temelinde güçlü bir örgüt kültürü inşa etmenin yattığını vurguladı. Bu kültürün oluşumunda hem çalışanların hem de liderlerin dikkat etmesi gereken unsurları ele alan Kalkavan, etkin bir örgüt içi iletişim için geri bildirim, etkin dinleme, takdir edilme ve güçlü duygusal zekâ gibi yetkinliklerin önemine değindi.
Duygusal zeka İş Hayatında Başarıya Götürüyor
İş dünyasında başarıya giden yolun sadece teknik bilgi ve becerilerle sınırlı olmadığını belirten Dr. Pcc. Selma Kalkavan, duygusal zekânın önemine vurgu yaptı. Kalkavan, etkin bir iş hayatının ve liderliğin temelinde duygusal zekânın yattığını, bu becerinin bireyleri farklılaştıran en kritik yetkinliklerden biri olduğunu ifade etti. Kalkavan, duygusal zekânın iş dünyasında nasıl bir fark yarattığına dikkat çekerek, “Duygusal zekâ, iş hayatında belli bir seviyeden sonra sizi farklılaştıracak en önemli beceridir” dedi. Kalkavan, duygusal zekâ seviyesinin artmasının, iş dünyasında başarılı olmak için ne kadar kritik olduğunu vurguladı.
Liderlik pozisyonlarında duygusal zekânın gerekliliği üzerinde duran Kalkavan, bu becerinin özellikle liderlik rollerinde ne kadar kritik bir rol oynadığını vurguladı. “Liderlik gibi bir hedefiniz varsa, duygusal zekâyı geliştirmeniz gerekiyor” diyen Kalkavan, liderlik pozisyonlarında duygusal zekânın oranının %80’e kadar çıktığını ifade etti. Uzmanlık rollerinde ise bu oranın %40 civarında olduğunu belirtti.
Etkili İletişim İçin Net Mesajlar ve Geribildirim Şart
İş hayatında etkili iletişimin temel unsurlarına da değinen Kalkavan, geribildirim sürecinin önemini vurgulayarak, sağlıklı bir örgüt içi iletişim için açık ve net mesajlar vermenin gerekliliğine dikkat çekti. Net olmayan mesajların bireyler tarafından bir tehdit olarak algılanabileceğini belirten Kalkavan, bunun iletişimi olumsuz etkileyebileceğini söyledi. Geribildirim sürecinde yapılan hatalara da dikkat çeken Kalkavan, yalnızca hislere dayalı geri bildirimin yetersiz olduğunu ve bunun yerine analiz ve verilere dayalı değerlendirmeler yapılması gerektiğini belirtti. “Doğru geribildirim sayesinde çalışanların gelişim süreçleri daha sağlıklı ilerler” dedi.
Takdir Kültürü Çalışan Motivasyonunu Artırıyor
Takdirin örgüt kültüründeki rolüne de değinen Kalkavan, çalışanların motivasyonunun sürdürülebilir olması için takdir edilmenin gerekliliğini vurguladı. “İnsan doğasının en temel arzularından biri takdir edilme isteğidir” diyen Kalkavan, bu kültürün sağlıklı bir şekilde oluşturulmasının çalışanların birbirlerini desteklemesini sağladığını ve daha üretken bir iş ortamı yarattığını söyledi.
Söyleşinin sonunda, Halkla İlişkiler ve Reklamcılık Bölümü Başkanı Prof. Dr. Ruken Özgül Kılanç ve Neuroscience ABS Genel Müdürü Fatih Ölçekçiler tarafından teşekkür belgesi takdim edildi.
Haber: Sude Akgün – Amine Yağmur Göz – Senanur Akat (PR&AD LAB.)


Katılmak isteyen tüm hoca ve öğrencilerimizi bekleriz.


Güler, Trump’ın geleneksel diplomasi kurallarını yıkan, doğrudan ve sert bir iletişim tarzı benimsediğini belirterek, bunun uluslararası ilişkilerde nasıl bir kırılma yarattığını anlattı. Trump’ın sosyal medya kullanımından müttefiklerle olan diyaloglarına, tehditkâr söylemlerinden liderler arası diplomasiye kadar birçok yönüyle ele alınan analizde, alternatif bir iletişim stratejisinin nasıl olabileceği de tartışıldı.
Güler, Trump’ın iletişim modelinin dünya liderleri üzerindeki etkisini değerlendirerek, “Öngörülemez ve doğrudan bir dil, kısa vadede sonuç getirse de uzun vadede diplomatik krizleri derinleştirdi” ifadelerini kullandı.
Programda ayrıca, Trump’ın sosyal medya diplomasisi, müttefiklerle olan ilişkileri ve ABD’nin küresel rolü üzerine kapsamlı bir tartışma gerçekleştirildi.


Katılmak isteyen tüm hoca ve öğrencilerimizi bekleriz.

Katılmak isteyen tüm hoca ve öğrencilerimizi bekleriz.

“Türkiye’de sürdürülebilirlik çalışmaları son yıllarda hız kazanmış durumda. Ancak bu alanda daha kapsayıcı ve uzun vadeli stratejilere ihtiyaç duyulduğu bir gerçek. Özellikle yerel yönetimlerin ve özel sektörün daha etkin bir şekilde sürece dahil edilmesi, sürdürülebilirlik hedeflerine ulaşmamızda kilit rol oynayacaktır. Birleşmiş Milletler Genel Merkezi’nde katıldığım etkinlikler ve konferanslarda da bu konuların uluslararası düzeyde nasıl ele alındığını gözlemleme şansı buldum. Türkiye’nin, bu küresel deneyimlerden yararlanarak kendi sürdürülebilir kalkınma politikalarını daha güçlü bir şekilde yapılandırabileceğine inanıyorum.”
Dr. Güler ayrıca, Türkiye’de sürdürülebilir kalkınma hedeflerine ulaşılabilmesi için kültürel diplomasi, iletişim stratejileri ve göç yönetimi konularında bütüncül bir yaklaşımın önemine dikkat çekti.
“Türkiye, tarihi, kültürel ve coğrafi özellikleriyle sürdürülebilirlik çalışmalarında önemli bir potansiyele sahip. Sürdürülebilir kalkınma hedeflerine ulaşmak, yalnızca çevresel önlemlerle sınırlı kalmayıp sosyal, kültürel ve ekonomik boyutların bütüncül bir şekilde ele alınmasını gerektiriyor. Kültürel diplomasi, bu süreçte kritik bir rol üstlenebilir. Uluslararası alanda Türkiye’nin zengin kültürel mirasını tanıtmak ve farklı kültürlerle etkileşim kurmak, hem ülkenin soft power’ını artıracak hem de sürdürülebilir kalkınma politikalarına katkı sağlayacaktır. Kültürlerarası iletişim çalışmaları ise, göç gibi karmaşık sosyal konuların yönetiminde etkili bir araçtır.
Türkiye, son yıllarda göç ve entegrasyon politikalarında önemli adımlar atsa da, bu alanda daha fazla iletişim stratejisine ihtiyaç duyulmaktadır. Göçmenlerin sosyal kabulünü sağlamak, yalnızca yasal düzenlemelerle değil, toplum içinde kültürel anlayışı güçlendiren projelerle mümkün olabilir. Bu noktada, kültür ve sanat etkinlikleri, göçmen topluluklarla yerel halk arasında bir köprü görevi görebilir.
Birleşmiş Milletler Genel Merkezi’nde gerçekleştirdiğim temaslar ve katıldığım konferanslar sırasında, kültürel diplomasi ve sürdürülebilir kalkınma konularının nasıl iç içe geçtiğine şahit oldum. Türkiye’nin, bu uluslararası deneyimlerden yararlanarak, kendi kültürel ve iletişim stratejilerini geliştirmesi gerektiğini düşünüyorum. Ayrıca, yerel yönetimlerin ve özel sektörün daha fazla iş birliği içinde olması, kültürel ve sosyal sürdürülebilirlik hedeflerine ulaşmada temel bir gereklilik. Bu süreçte medya ve halkla ilişkiler faaliyetleri de, sürdürülebilirlik konularında farkındalık yaratmak ve toplumun tüm kesimlerini bu sürece dahil etmek adına güçlü bir araç olarak değerlendirilebilir.”
- Dr. Özgenur Reyhan Güler
Londra Yunus Emre Enstitüsünün gerçekleştirdiği “Sinemanın İstanbul’a Gelişi ve Erken Dönem Sineması” adlı program sinemaseverler tarafından yoğun ilgi gördü.
Etkinliğin açış konuşmasını yapan Birkbeck Üniversitesinden Profesör Ian Christie, Nezih Erdoğan’ın Türk sinemasına dair çalışmalarından övgüyle söz ederek Londra Yunus Emre Enstitüsüne gerçekleştirmiş olduğu program için teşekkürlerini iletti.
Türkiye’nin önde gelen sinema tarihçilerinden ve Birkbeck Üniversitesinde misafir akademisyen olarak görev yapan Profesör Nezih Erdoğan’ın katılımıyla düzenlenen programda, 19. yüzyılın sonlarından 20. yüzyılın başlarına kadar İstanbul’da sinemanın tarihi dönüşümü ele alındı.
İstinye Üniversitesinde film teorisi, film tarihi ve hikâye anlatıcılığı dersleri veren Prof. Erdoğan, İstanbul’da sinemanın oluşum yıllarında seyirci ve modern dünya üzerine sürükleyici bir tartışma sundu.
Erdoğan konuşmasında, sinemanın şehre gelişi, izleyicide yarattığı hayret ve modernlik duygusu, Karagöz’ün sinemaya etkisi, sinemanın şehrin kültürel ve siyasi dönüşümüne yansıması gibi çeşitli konulara değindi.
Profesör Nezih Erdoğan, seyircinin sinema ile tanışmadan önce “Karagöz ve Hacivat” orta oyunu gibi görsel ve işitsel duyularına hitap eden içerikler ile tanışıklığından söz etti.
1896 yılında elektrik olmadığı için sinemanın gaz lambalarıyla aydınlatılan ilk unsurlarla başladığını anlatan Profesör Erdoğan, sinemanın Şehzadebaşı’nda bir Ramazan etkinliği olarak tanıtıldığını, modernlik ve gelenek arasında bir köprü kurduğunu vurguladı.
Türk Filmlerinin Müzikleri İcra Edildi
Programın son bölümünde Piyanist Çiğdem Borucu, T.C. Kültür ve Turizm Bakanlığının arşivinden seçilen ve o dönemde İstanbul’da gösterilmiş nadir ve orijinal filmlerinin müziklerini icra etti.